Eğitim kendi başımıza yaptığımız ve bizi doğamızın kusursuzluğuna yaklaştırma amacıyla diğerlerinin bizim için yaptığı tüm şeyleri kapsamaktadır. (J.S.Mill) Eğitimin amacı ; bireyi , kendisi ve hemcinsleri için bir mutluluk aracı kılmaktır.(James Mill) Eğitim, ilkel doğamızın üstesinden gelmemizde etken olmalıdır. Eğitim toplumların huzurlu ve mutlu olması için önemli bir araçtır. Bu yüzden eğitim mutlu bireyler ve mutlu toplum oluşturmalı. Yalnız salt mutlu birey oluşturma yoluna gidilirse eğitim eksik tanımlara yol açar. Eğitimde çift yönlü bir etkileşim olmalı. Bugün eğitimde gelmiş olduğumuz nokta, insandan insana bir etkileşimden oldukça uzak. Yetişkin tecrübesinden gençlere, gençlerden yetişkinlere doğru olması gerekirken tamamen bireysel geleceğe dönük robotik teknoloji ile olmaktadır. Eğitim yetişkin nesillerin toplumsal yaşam için daha olgunlaşmamış kişiler üzerinde uyguladığı etkidir. Eğitim sadece okul bazında düşünülmemeli. Dışarıda da yetişkinlerin tecrübesiyle oluşturulmuş genç nesil ve gençlerin oluşturduğu başka bir nesli yetiştirmekle de mümkündür. Çift yönlü eğitim sistemine sahip olmayan bir toplum tarihte de, kültürde de hatta dilde de yoktur demektir. Yani akıl ve maddeci bakış açısından kaynaklı bütün organları üst düzeyde çalıştırarak, her güne yetersiz başlama korkusu ile daha fazla iş daha fazla çalışma telkininin baskısı altında yaşamsal hüküm sürmeye itilmektedir insan. Bugün yeterli gibi görünen ihtiyaçlar tüketim kültürünün baş döndüren hızında, yarın için yetersiz görülmekte ve insanın onurunu aşağılayıcı bir duruma sokmaktadır. Bu yüzden bu duruma eğitimle itidal bir yaşam getirilebilir.
Eğitimin amacı, bir bütün olarak toplumun ve çocuğun bilhassa yazgılı olduğu özel toplumsal çevrenin ondan talep ettiği birtakım fiziksel, entelektüel ve ahlaki şartları çocuğun içinde harekete geçirmek ve geliştirmektir. Kısacası eğitim, genç neslin toplumsallaşmasıdır. (E.Durkheim) Bireysel keyfilik eğitimde başıboş ve belirsiz bir yön bırakır. Bütün kurumlar eğitime ideal kusursuz ve hiçbir ayrım yapmaksızın evrensel ve insanlar için eşitlik sağlayacak bir eğitim anlayışı önerirler ama kurumların bu özlemi hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Eğitim diğer toplumsal kurumlarda yön verecek, anlatı ifade edebilecek ve toplum yapısını bu şekilde şekillendirecek pratikler ve kurumlar oluşturmalıdır. Görenek ve fikirler ortak yaşamın ürünü olup, bu yaşamın gereksinimlerini dışa vurmakta ve büyük oranda da bizzat önceki nesillerin eserleri olmaktadır. İnsanlığın tüm geçmişi, bugünün eğitimini yöneten ilkeler bütününe katkıda bulunmuştur. (Emile Durkheim) Eğitimde çocukları tamamen gelenek ve göreneklerden soyutlamak medeniyetimizdeki yol gösterici nitelikteki fikirlerden çocuğu mahrum bırakmaktır. Bu gelenek ve fikirler ortak yaşamın bir ürünüdür. Bu yaşamın gereksinimlerini dışa vurmaktadır. Büyük oranda da bizzat önceki nesillerin eserleri olmaktadırlar. İnsanlığın tüm geçmişi bugünün eğitimini yöneten ilkeler bütününe katkıda bulunmuştur. Toplumdaki yaşlı ve tecrübeliler doğal olarak eğitim rolünü üstlenmiş kesimlerdir. Oysa çocuğa aktarılması gereken kolektif fikirlerin bir parçasıdır medeniyetimize ait fikirler. Belki çocuklarımızı istediğimiz gibi yetiştiremeyebiliriz ama uymamız gereken gelenek ve göreneklerimizi uygularsak çocuklarımızı birçok güçlük karşısında koruyabiliriz. Çocuklarımıza kişisel ideallerinin yanında medeniyetimize ait idealleri de gaye edindirmemiz gerekir.
Eğitimin bir temeli, felsefesi olmalı. Bugün eğitim sistemimizde yaşadığımız sıkıntı sürekli değişen ve değiştirilmek zorunda kalınan eğitimimizin bir temelinin olmamasıdır. Bu temel; kadim medeniyetimizdeki terbiyeci, ahlakçı, bilime ve üretime dayalı eğitim sistemlerimiz temel alınarak sağlanabilir. Eğitim yapısında müfredat, yöntemler, gelenekler, adetler, eğilimler, düşünceler, değerler, biyografiler ve öğretmenlerin idealleri de önemlidir. Eğitimde öğretmenlerin ideal etkileri ve yönlendirmelerinin yanında, toplumsal çevrenin gayri ihtiyari etkisi de azımsanmayacak derecededir.
Eğitimde milli amaçların yanında evrensel mesajlar da çok önemlidir. Küreselleşen dünyada ve uluslararası boyutta da varlık gösterilmeli. Eğitimde milli amaçlarla insani amaçların birbiriyle ahenkleştirilmesi toplumsal iş bölümüne katkı sağlayarak insanın ve toplumun yüceltilmesi sağlanmalıdır. Eğitim toplumsaldır; bu da demektir ki, eğitim çocuğu, genel olarak toplumla temas haline sokmaktadır. Her toplum, kendisi için bir insan ideali oluşturur ve bir toplum için eğitim; toplumun ,çocukların kalbinde kendi varoluşu için temel koşulları hazırladığı bir araçtır.(Emile Durkheim) Bu yüzden her millet kendisine, kültürüne siyasi yapısına, dini yapısına ve toplumsal yapısına uygun bir eğitim modeli öngörür.Toplumlar kendisine uygun ahlaki bakış açısının nasıl olması yönünde de ideal bir nesil yetiştirmeyi amaçlar. Eğitimle insanda oluşacak etkiler, insanın bünyesinde yeni bir insani vicdan inşa eder ve toplumun bizden istediği en iyi, en insaflı varlığın temelini atmış olur ve insanın içinde yeni bir insan meydana getirir. Böylelikle her yeni nesille, toplum kendisini sürekli yeniler ve diri tutar. Eğitim müfredatı oluşturulacağı zaman toplumsal dinamikler, aileler ve devlet birlikte herkesi ilgilendiren bir müfredat yapmalı. Eğitimin ana işlevi toplumsal bir işlev olduğundan devletin eğitime karşı ilgisiz kalması da söz konusu olamaz. Eğitim hiçbir şekilde hiçbir bireyi başkalarının şahsi çıkarı için kullandırılmasına izin vermemeli. Tüm insanlar eşit olarak ve eşit becerilerle doğar; farklılıkları yalnızca eğitim yaratır.(Helvetius) Eğitimde tutarsızlığa yer yoktur, tutarsız eğitim bireyler ve toplum üzerinde hiçbir etki göstermez. Eğitim azimli ve kesintisiz olduğunda, anlık ve aşikar başarıların peşinde koşmadığında ve belirli bir yol üzerinde ve sapmadan emin adımlarla ilerlediğinde işte o zaman zihinlerde derin izler bırakır. (E.Durkheim) Derinlemesine düşünce her zaman rutinin karşıtıdır, rutin ise derinlemesine düşüncenin önündeki engeldir.Yalnız derinlemesine düşünmek için de rutinin dışına çıkılacağı zamanlarda, hızlı ve sürekli değişimler sancılı ve sonuçsuz kalmaktadır. Eğitimde; öğretmen otoritesini sorumluluk ve aklın otoritesine uyacak şekilde ayarlarsa öğrencilere öğretmenin üstünlüğünü ve otoritesini kabul etmek düşer. Eğitim her şeyden önce, her bireyi kendi mükemmeliyetlerinin olabildiğince en doruğuna taşıyarak, onlara genel olarak insan türünü meydana getiren nitelikler kazandırma amacındadır. (Kant-Herbart) Eğitim toplumsal yapı içerisinde hiçbir ayrım gözetmeksizin ,ekonomik ve sosyokültürel açıdan kategorize etmeden bireylere birtakım fikir,duygu ve pratikler sunmalıdır. Günümüzün eğitimi bilimsel bir hal almış ve öyle gitmektedir. Bu modern eğitim sistemi ise örf ve adet hukukundan kurtulup, doğrudan toplumsal olağanlıklara ve müdahalelere daha az bağlı kalarak çocuklarımız insan yetiştirme gayesinden birey yetiştirme gayesine evrildi. Dün güçlülük askeri ve diğer meziyetlerle sağlanırken bugün güçlerin en tepesinde eğitim bulunmaktadır. Sonuç olarak iyi olanın, merhametli olanın övündüğümüz, sevindiğimiz, sevdiğimiz, paylaştığımız, koruduğumuz her güzel olan şeyin eğitimle olduğunu ve olacağını bilelim yeter.