Eğitim-Bir-Sen genel merkez seçim sürecinde sona yaklaştık.
Şubeler ve delegelerin adaylara karşı nezaketli tutumlarını takdir ediyorum.
Her iki ekibi de iyi karşılıyor, gereğince ağırlıyor ve aynı yolun yolcusu oldukları, iki ekibin de çok değerli olduğu anlayışından hareketle oy vermeseler bile bağırlarına basıyorlar.
Buraya kadar problem yok.
Ancak göze-kulağa hoş gelen bu durumun beni rahatsız eden bir tarafı var.
Eğitim-Bir-Sen ve muadili sivil toplum kuruluşlarında en fazla ihtiyaç duyulan şey, teşkilat disiplinine halel getirmeden yapılacak eleştiriler, teşkilat içi muhalefet ve doğru bulmadığı konularda yükselen aykırı seslerin az olması veya hiç olmamasıdır.
Hal böyle olunca aykırı seslere gösterilen anlayış ve muhalif duruşlara yönelik tolerans da yeterince olmuyor.
Geçen gün Sayın Ahmet Özer’in vizyon belgesinin değerlendiren "41 Kere Ya Sabır Çektiren Vizyon Belgesi” isimli bir yazı kaleme aldım. Bu yazı, şahsen çok değer verdiğim Ahmet Özer’in şahsıyla ilgisi olmayan ancak talip olduğu göreve ilişkin hazırsızlığına ilişkin bir değerlendirme yazısıydı.
Yazının sonunda “ 'Vakti kuşananlar' sloganıyla yola çıkan Ahmet Özer ve arkadaşlarının bize yaşattığı bu hayal kırıklığının ardından, 'zirveden yeni ufuklara' sloganıyla yola çıkan Ali Yalçın ve ekibinin 'vizyon belgesi' diye ne açıklayacaklarına ilişkin endişe, kaygı ve korku içindeyim. Şu an için Ahmet Özer’in vizyon belgesiyle yaşadığımız hayal kırıklığının telafisi sayılabilecek bir umuda sahibiz. O da Ali Yalçın’ın sendikal geleceğimize yüklediği anlam ve buna dair söyleyeceklerini içeren vizyon belgesi… Eğer o da Ahmet Özer’ın vizyon belgesi diye toplu sözleşme taleplerini yazdığı gibi, Kurum İdari Kurulu taleplerini sıraladığı bir A-4 kağıdını, vizyon belgesi diye sunarsa bu davaya çok yazık olacak.” şeklinde bitirmiştim.
Sayın Özer’in vizyon belgesi diye açıkladığı 41 maddeden ibaret 1 sayfalık metni değerlendirmek çok zor olmadı.
Ancak kendisinin sendikaya madde ve mana anlamında yüklediği anlamın ifadesi niteliğindeki vizyon belgesini açıklayan Ali Yalçın’la ilgili aynı değerlendirmeyi yapmakta zorlandığımı ifade etmek isterim.
Çünkü öyle bir değerlendirme yapabilmek için öncelikle 50 sayfalık vizyon belgesi kitapçığını okumamız; ardından, bu okumaya ilişkin bazı okumalar yapmamız; sonrasında da sendikal alanın konusu olan psikososyal, ekonomik, politik sorunlar konusunda Ali Yalçın’ın perspektifine ilişkin eleştirel bir değerlendirme yapmamız mümkün olabilirdi.
Ben deniz büyük bir dikkatle vizyon belgesini başından sonuna okudum.
Elbette kendi bakış açımla yanlış, eksik ve zayıf bulduğum alanlar da var.
Fakat bu vizyon belgesini eleştirmek için, en az onu hazırlayanlar kadar zaman, emek ve yoğunlaşmak gerektiği kanaatine vardım.
Rivayet olnur ki; İmam Şafiî, "El-Ümm" isimli eserini bitirip son tashihi yaptıktan sonra talebeleriyle bir kez daha kontrol etmek istemiş. Beklediğinden fazla hata ile karşılaşıp gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra bir kez daha tashih edilmesi gerektiğini düşünmüş. İkinci tashihte de birçok düzeltme, çıkartma ve ekleme yapılmış. “Bu sefer oldu” diyerek son kontrol için talebeleriyle yaptığı üçüncü tashihin ardından yine birçok hatayı gören ve düzelten İmam Şafiî talebelerine kitabı böylece bırakmalarını istemiş ve her düzeltmenin ardından düzeltilecek birçok hususun olmasından “Allah’ın kitabı dışında hiçbir kitabın mükemmel olamayacağı” dersini almalarını söylemiştir.
Ali Yalçın’ın vizyon belgesinin de elbette eleştirilecek hususları var.
Vizyon Belgesi, haşa Allah’ın kitabı değil ya.
Ancak şunu gördüm ki bu belgeyi eleştirebilmek için bir masanın etrafında oturulup bir birkaç gün çalışacak esaslı bir ekibe ihtiyaç var.
Sırf bu kanaat bile, Sayın Ali Yalçın’ın “Vizyon Belgesi”nin benden geçer not aldığı anlamına gelebilir.
Sendikal bakış açısıyla teşkilata, eğitim çalışanlarına, ülkeye ve dünyaya ilişkin düşüncelerin yer aldığı bu vizyon belgesinden, ülkenin gidişatına yön verebilecek bir stratejik plan yapılabileceğine ikna oldum.
Seçimi kimin kazanacağına ilişkin son sözü delege söyleyecek.
Ancak Ali Yalçın’ın “Vizyon Belgesi”, seçimi kim kazanırsa kazansın, Eğitim-Bir-sen'in yol haritası olarak kabul edebileceği bir belgedir.